27 Şubat 2014 Perşembe

"Fırsatları Artırma ve Teknolojiyi İyileştirme Hareketi"


                  Fatih Projesi  ve Geleceği
 
 
Sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçiş aşamasıyla birlikte bilişim ve teknolojik alanındaki yenilenmeler, hayatımızın hemen hemen her kısmına işlemiştir. Günlük hayatımızın bir parçası haline gelip, insanoğluyla bir bütün olmuştur. Bu birleşimler beraberinde dijital okur-yazarlık getirmiştir. Örneğin; eskiden seyahat edilirken ;  roman, hikâye kitapları,  dergi  ve  gazeteler taşınıp yük edilirdi. Oysa günümüzde yani bilgi çağında diz üstü bilgisayarların  daha kullanışlı ve fonksiyonlu olanı, tabletler yerini aldılar. Hem kolay taşınıyor hem de gerekli olan tüm bilgiler seyahat esnasında yanınızda bulunabiliyor. Bu düşünceyi baz alan fikirler, ‘Fırsatları artırma ve Teknolojiyi  İyileştirme  Hareketini ’ düşündüler. Bu projenin kısaltması olarak da Fatih adı verildi. Fatih’in verilme sebebi ise Fatih Sultan Mehmet’i anımsattığı için uygun görüldü.

Fatih projesinin benzerleri Avrupa ülkelerinde özellikle ABD bu çalışmaya önem vermiştir. Tabii ki her ülkenin ekonomik durumuna göre değişiklik göstermiştir. Mesela;  projenin   uygulama   yöntem  ve düzeyleri  farklı olmamakla birlikte, öğrenimin daha etki yapılması olduğunu söyleyebiliriz. Türkiye’de 2012 yılarında düşünülmüş,  hayata geçirilmesi için planlar başlatılmıştır. ABD bu çalışmaya daha önceden geçtiği ve daha çok tecrübe edindiği için, bir nevi ABD’yi örnek aldığımız doğrudur. 

Fatih Projesi, MEB tarafından yürütülüyor. TÜBİTAK, Bilim, Sanayi Teknoloji Bakanlığı, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı gibi ilgili kamu kurumları tarafından da destekleniyor. Bu projenin   5 yıl içerisinde tamamlanacağı söyleniyor.  Bu projenin amacı; batı ya da doğu ayırt etmeksizin   17.000.000 öğrenciye tablet bilgisayar dağıtımını sağlamaktır. Bu proje kapsamında tablet bilgisayar yanı sıra, 42.000 okulda 570.000 sınıfa LCD panelli akıllı tahta temin etmektir. Bu güne kadar ise, 2259 öğretmen ve 9435 öğrenciye tablet bilgisayar dağıtılmıştır. Bilgi toplumu yerini ilgi çağına aldığı için yeni doğan bebekler, çocuklar ellerinden akıllı telefonları tabletleri bırakmamaktadır. Özellikle varlıklı aileler ya da tablet kullanımını bilen çocuklar sınıf içerisinde bu bilişimi kullanmakta zorluk çekmez. Özellikle doğu bölgesinde ki öğrencileri bu bilişimi öğretmek zaman alabilir. Öğretmenlere verilen eğitim ve seminerler, ilk öncelikle kendilerine sonrasında  öğrencilerine  yardımcı olacaktır. Ayrıca bu proje için yapılan yatırımın  karşılığını alabilmesi de çok önemlidir. Öğretmenlere büyük bir görev düşmektedir. Teknolojiye öğrenme-öğretme konusunda ayak uydurabilmek, bu projenin sağlıklı yürüyebilmesi, beklenilen hedeflere ulaşılabilmesi ve devamının sağlanması açısından da büyük önem taşımaktadır.

Fatih projesinin amacında 11 okul ve 4 ilde deneme uygulamaları başlamış olup katılımcılar hedeflenmiş, öğretmen ve öğrencilerin tablet ve akıllı tahtaları ne sıklıkta kullanılacağı BT aşamasında yapılan yanlışların düzeltilmesi ve sonrası için nasıl daha iyi olacağı araştırılıp tespit edilmiştir. İzmir, Kayseri, Samsun ve Yozgat illerinde 11 okulda denemeye katılan okullardaki öğretmen ve öğrencilerin düşünceleri araştırılmış 5 araştırmacı rapor hazırlamıştır. Gelen araştırmacılar ise; pilot okullardaki öğretmenlerin haberleri olmadan sınıflara girip, öğrencilerinin verimliliğini öğretmenlerin akıllı tahtayı ve öğrencilerin tablet bilgisayarları kullanma durumu gözlenmiş, eksiklikler not alınmıştır.
 

Tablet bilgisayarlarının ve akıllı tahtaların kullanılma aşamasında tüm öğrencilerinin merakının yoğunken günümüzde azaldığı tespit edilmiştir. Bu proje Türkiye deki öğretmen ve öğrenciler açısından büyük bir ilerleme kaydettiği açıktır. Hem öğretmenler hem de öğrenciler daha hızlı erişimle zamanlarından, daha kolay örneklemeyle sınavlarına hazırlıkları verimliliğini arttırmıştır.

21 Şubat 2014 Cuma

Dijital Çağda Eğitim


·         Formal ve informal eğitim nedir? Bilgi toplumu sonrası neler olabilir? Gelecekte eğitim nasıl olmalıdır?
                                                                   EĞİTİM SÜRECİ

              Eğitim türleri formal eğitim ve informal eğitim olmak üzere ikiye ayrılıyor. Formal eğitim de, planlı programlı bir amaç doğrultusunda ve özellikle bir yer de geçiyor olması esastır. Kullanılan yöntemler, süresi,  kapsamı ve uygulaması bellidir. Olumlu, iyi davranışlar çıkarmak amaçlanmıştır.

             İnformal eğitimde ise; formal eğitimin tam tersi, plansız oluşudur. Bir amacı yoktur. Belli olan net olan bir süreci yoktur. İyi ya da kötü davranışlar olabilir. Gelişigüzel ve tesadüfi gelişen davranış değişikliğidir. Arkadaş çevresi, aile ya da sokak vb. gibi yerlerde olabilmektedir.

             Formal eğitim de kendi arasında örgün ve yaygın olmak üzere ikiye ayrılır. Bir diğer hocamız bunu 3 kısma ayırdığını söyleyip,  algın eğitimi de eklemişti.  Algın eğitim de ise, ebeveynlerin ve medya toplumunun gençlere, çocuklara toplumsal değerleri anlatmaktadır. Örneğin Unesco’nun eğitim alanında kullandığı üç sınıflamadan biridir.

             Eğitim toplumları geliştirir. Öncelikle hayatımıza tarım toplumu yerleşmişti.  İ.Ö 8000 ile 6500 yılları arasında hayvanları evcilleştirmeye, buğday arpa biçmeye başlamışlardı.  Hayvanlar için otlak ve sulak alan bulunmaya çalışılırken de yer değiştiriiliyordu. Sürekli hareket halinde ve yürümekten yorulan insaonoğlu atları da eğitip binmeye başlamıştı. Bu gibi akıl düşünmleri  yerini  ekonomi, sosyal  ve siyasal alanda yapılan değişimler sonucu sanayi devrimini ortaya koymuştur. Sonrasında, teknolojinin adım adım ilerlemesiyle fabrikalara geçişe neden olmuştur. Sanayi toplumunda ekonomi sanayiye bağlıdır. Bilgi toplumunda ise sanayi akla bağlıdır. Esasında daha önceleri de bilgi toplumu hakimdi. Bilgiye olan ihtiyaç kavramı ; tarım toplumunda hayvanlarını evcilleştirmeleri ve tarımı kullanıp geçinimine çalışılması da bir bilginin aklın devrimidir ve insanoğlu kadar eskidir. Ve her geçen gün artmaktadır. Her gün üretim akıl sayesinde çoğalmaktadır. Bilgi toplumunu bilgi çağı diye adlandıran bir çok düşünürler mevcuttur.

             Tarım, sanayi ve sonrasında bilgi toplumu oluşmuştur. Ekonomik gelişmelerin artımı, insan verimliliğin artımı ve bilgi toplumundaki artımların sonucunda yeni bir toplum yeni bir değişim söz konusu olacağı aşikardır. Bunun ismi çağ toplumu, çağıl toplumu olabilir. Çağ atlamak, büyük bir ilerleme kaydetmektir. İnsanoğlunun bilgi verimliliğiyle yenilerine yenisini ekleyeceği buluşları çağ veya çağıl devrinde görülmesi mümkün olabilir. Benim düşünceme göre teknolojinin olumlu ve olumsuz yönlerine bir örnek vermek istiyorum. Örneğin akıllı cep telefonlarında, özelliğin artımı kullanılabilirliğinin de azalmasını ortaya çıkarıyor. Dokunmatik bir telefonun kolayca bozulması esnasında garanti süresi boyunca  telefonu kullanamayışımız veya maddi kaybımız. Ansiklopedilerden konu araştıran bir öğrenciyle internetten konu araştıran bir öğrenciyi de baz alırsak; zaman artımı, uluslar arası ulaşım ve öğrenme iç güdüsü isteği artarken; kolaycılık, hazırcılık ve acelecilikte doğru orantıda var oluyor. İlerleyen teknolojiye muhakkak ki ayak uydurmak gereklidir fakat benim deyişimle çağ ya da çağıl toplumunda bir gözlük yardımıyla tahtaya çizilen şekillere ek olarak resimlerin canlandırmaların oluşumu, öğrencilerin sınıf içindeki nefes alışverişini, yüz ifadesini ve yazı yazmasındaki geçen zamanı kullanarak üretilecek olan makinelerin sonunda biz öğretmen adaylarına bile ihtiyaç kalınmayabilir.